Kitaplar Özellikler İletişim İndir
NİMET
Genel

NİMET

2Beğeni
12Okunma
31 Bölüm
31,632Kelime
2 saat 38 dkSüre
19.09.2025Tarih
> "BİR KADININ ADINI TAŞIDIĞI LÜTUF…
BİR BEBEĞİN SUSTURULAMAYAN SESSİZLİĞİ…
BİR GECEDE DEĞİŞEN HAYATLAR, SIRLAR, YALANLAR, TEK BİR GERÇEK: KAÇIŞ;
İNSAN KENDİNDEN KAÇABİLİR MİYDİ?

> "ADI NİMETTİ AMA HAYATI CEZA GİBİYDİ, ŞİMDİYE KADAR NİMET OLMUŞTU ŞİMDİDEN SONRA CEZA OLACAKTI……
OL1549XA

""NİMET UMAY SAPMAZ""

YENİ HAYAT

Selamünaleyküm okur ve yazar kardeşlerim,

Nasılsınız iyi misiniz?

Yepyeni bir kurgu ile karşınızdayım işte ilk bölüm,

Eğer vaktiniz varsa dumanı tüten bol köpüklü bir kahve ile okuyabilirsiniz,

Kendinize iyi bakın hep iyi kalın inşallah 🌸

Geldik, dedi arkadaşının sesi. Ne ara uyuyup kalmıştı, kendisi de bilmiyordu. Sadece bedenen değil, ruhen de yorgundu.

Damla ile birlikte otobüsten inmeye başladılar. Uzun, yorucu bir yolculuk olmuştu; sonunda İstanbul’a varmışlardı.

Burada Damla’nın teyzesi bir yerde hizmetli olarak çalışıyordu. Damla da köyde kalmak istemiyordu, defalarca teyzesine “Teyze, bir yolunu bul, ben de geleyim. Gerekirse çalışırım,” demişti.

Teyzesi Şeyma Hanım, “Burada iki kişiye ihtiyaç var, eğer yanına bir arkadaş bulursan gel, işe başla,” demişti. Damla o kadar sevinmişti ki… Ve peşinden sürükleyebileceği tek kişi Nimet’ti.

Bir ay önce olsa Nimet asla kabul etmezdi. Ama bir ay değil, bir günde her şey altüst olmuştu onun için. Artık orada kalamayacak kadar yabancı hissediyordu kendini.

Hem zaten Damla ile gittiğini kimse bilmiyordu; bilseler de önemsemezlerdi.

Ellerinde bavullarla ilerlediler. Damla yolu iyi biliyordu, hemen başka bir otobüse binmelerini sağladı. Yarım saatlik bir yolculuktan sonra, nihayet taksi onları son durağa bıraktı. Bavulları birkaç kişinin yardımıyla indirdiler.

Sonra bir on dakika daha yürümek zorunda kaldılar.

Damla’nın heyecan dolu sesi etrafta yankılandı:

"Vavv, Nimet! Biz yanlış mı geldik acaba? Burası ev değil, resmen saray!" dedi şaşkınlıkla.

Nimet, Damla’nın elindeki kağıda baktı. Adres doğruydu.

"Adres doğru Damla, burası… Doğru yere geldik," dedi yorgun ama sakin bir sesle.

Damla heyecanla çevresine bakınıyordu. "Ay inanmıyorum ya! Televizyondakilerden bile güzel burası," diye neşeyle şakıyordu.

Nimet, Damla’nın koluna dokundu:

"Hadi Damla, lütfen… İçeri girelim, yine rahatım yok," dedi, sesi hafif titrekti.

Damla, Nimet’in ne demek istediğini hemen anlamıştı. Onu daha fazla ayakta bekletmek istemiyordu.

Bir an önce içeri girip odalarına yerleşmeleri gerekiyordu. Çünkü Nimet, daha yeni bebeğini kaybetmişti. Bebeği ölü doğmuştu, içindeki acı hâlâ tazeydi.

Göğüsleri de dolmuş, taş gibi olmuştu; acıdan nefes almakta bile zorlanıyordu. Kendi kendine sağması, rahatlaması gerekiyordu.

Bu yüzden bir an önce odasına kapanmak istiyordu. Ama o bile şu anki haliyle güçlü görünmeye çalışıyordu.

Damla hemen toparlandı, "Tamam Nimet, hadi gidelim," dedi.

Ve birlikte büyük demir kapıdan içeri adım attılar.

Büyük demir kapıdan içeriye doğru yöneldikleri sırada Nimet, malikanenin etrafında dolaşan siyah takım elbiseli, kulaklık takmış adamları fark etti. Sert bakışları, dimdik duruşları ve sürekli etrafı kolaçan eden gözleriyle tam anlamıyla birer gölge gibiydiler.

Nimet’in içini bir ürperti kapladı. Aniden kolunu Damla’nın koluna biraz daha sıkıca doladı, içindeki korkuyu bastırmaya çalıştı.

Damla ise her zamanki rahat tavrıyla çevresine bakınıyor, merakla malikaneyi inceliyordu.

İçeri doğru yürürlerken bir adam aniden önlerine geçti, sert ama ölçülü bir sesle konuştu:

“Buyurun, kime bakmıştınız?”

Damla hiç tereddüt etmeden cevap verdi:

“Teyzem

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play