Merhaba güzel okur.
Bu bölümle birlikte yeni kurguya giriş, daha karanlık bir evrene ve çok daha çarpıcı sahnelere giriş yapıyorum. Bu hikaye, uzun zamandır içimde büyüttüğüm yepyeni bir dünyanın kapısını aralıyor. Prologla birlikte hem karakterlerimi hem de sizi, tutku, sırlar ve karanlık çekimlerle dolu bir serüvene davet ediyorum.
Bu yolculukta göstereceğiniz oylarınız ve yorumlarınız, hikayenin gelişimi için gerçekten çok değerli. Destekleriniz ile bu kurguyu daha da güçlendirebilirim.
Ayrıca bu eser, yetişkin içerik (18/21), gerilim ve yoğun duygusal temalar barındırır. Kan, katliam, vahşet gibi temaları bulunmaktadır. Lütfen okurken bunu göz önünde bulundurun.
Karakterler arası yaş farkı, hikayenin dramatik yapısını önemli bir parçasıdır ve olay örgüsünü şekillendiren merkez unsurlardan biri olarak ele alınmıştır.
Hazırsanız, prologla birlikte karanlık çekimin kıyısına ilk adımı atıyoruz...
ÖTE DÜNYANIN BAHÇESİ
"Her bahçe cennet değildir; Bazıları yasla sulanır."
1. Kitap: Külbahçe
PROLOG
“Dünya yalandır; ama duygular asla”
*ੈ✩‧₊˚༺Zeynep༻*ੈ✩‧₊˚
DÜNYA/2025
Direksiyon sınavını geçeli henüz birkaç gün olmuştu ama hâlâ içimdeki heyecan dinmemişti. Uzun süredir çabaladığım o an, sonunda gerçek olmuştu; artık resmen bir sürücüydüm. İster istemez o çok beğendiğim ama asla sahip olamayacağım arabayla bakışıyordum. Ansızın gelen mesaj bir anda araba aşkımın önüne geçmişti. Mesaj Murat hocamdandı. Sınav boyunca sessiz ve ciddi duruşuyla beni epey germişti. Ama geçtiğim an mutlu tarafını da göstermişti.
Gönderen: Murat Hoca Kurs: "Zeynep, Bir kahve içelim mi?”
O küçük kafeye adımımı attığımda, kahve kokusuna karışan içsel bir telaş sardı beni. Kalbim hâlâ sınavın verdiği adrenalinle kıpır kıpırdı ama bu kez farklı bir heyecan vardı içimde. Murat hocamın teklifini düşündükçe, acaba neden böyle bir görüşme istedi diye sormadan edemiyordum. Hem gururluydum hem de biraz ürkek. Uzun süre onun sert, ciddi bakışları arasında araba kullanmaya çalışmıştım. Bugünse o bakışlar yerini yumuşak bir gülümsemeye bırakmış gibiydi.
Murat hoca, cam kenarındaki masada beni görünce hafifçe doğruldu. Gözleri her zamanki gibi sakindi ama içinde başka bir şey vardı... “Merhaba Hocam.” Karşısına geçip oturduğumda gözlerimi onun üzerinden kaçırmamaya çalıştım ama bir yandan da kendi duruşumu sorguluyordum.
“Nasılsın?” diye sorduğunda siyah çerçeveli güneş gözlüğünü çıkarmamıştı. Bir kez olsun gözlüksüz halini görmemiştim. “Sınavın üstünden birkaç gün geçmesine rağmen kalbim o kadar hızlı atıyor ki daha geçmedi heyecanı.” Dediğimde güldü. “Umarım kahve çarpmaz seni.”
“Bize çarpan çarptı zaten kahveden de bir şey olmaz.” Dedim ve ister istemez güldüm. Yanıma gelen garson menüyü verdiğinde kendime Flat White söyledim. Hocama tekrardan baktığımda gülümsüyordu. “Siz sınavı geçen her öğrenciyle kahve date mi yaparsınız hocam?” dedim gülümsememi hiç bozmadan.
“Gözlerin parlıyor.” Dedi ansızın. “Ne?” der demez hemen kahvem önüme gelmişti. “Gözlerin bana bakarken öyle güzel parlıyor ki sanki hala direksiyon başında gibisin.”
“Hiçte bile gayet normal