Pul 'Ejderin Kızı'

Keyifli Okumalar...

Kanatlarını şiddetle açıp havaya aniden yükselmişti. Kanat çırpışı gök gürültüsünü andırıyordu. Bir dağ kadar büyüklüğü, simsiyah pulları, altın rengi gözleri vardı. Gözleri kinle, öldürme arzusuyla karşısında duran kıpkırmızı ejderhaya bakıyordu. Siyah ejderhadan biraz küçük, daha zayıf güçteydi. Lakin hileyle çok daha güçlü olmuştu.

Siyah ejderha bunu neden yaptığını anlamamıştı. Onun bu başkaldırmasını, bir hainlik içinde olduğunu görememişti? Bu kadar mı kör olmuştu? Ya da kırmızı ejderha hiç mi hissettirmemişti bunu. Düşündükçe kafası karışıyor, cevaplayamadığı sorular oluşuyordu.

“Neden? Neden bunu yapıyorsun? Eline güç geçince ne olacak?” dedi siyah ejderha.

Kırmızı ejderha boğuk bir sesle gülmüştü. Boğuk ama gür sesiyle konuşmaya başlamıştı.

“En başından beri benim başta olmam gerek. Senin değil. Başa geçmem için seni öldürmem gerekiyorsa bunu yapacağım.” dedi kırmızı ejderha.

Sesindeki kini, nefreti ve tehdit kârlığı apaçık belli oluyordu. Bunu saklama gereği bile duymuyordu. Güç sevdası onun gözlerini kör etmiş, güç için her şeyi yapmaya niyetliydi. Ejderhaların çoğu onun tarafındaydı. Siyah ejderha bunu nasıl yaptığını anlayamamıştı. Henüz bunun için mantıklı bir açıklama bulamıyordu.

Kırmızı ejderha, bir kez daha saldırmıştı. Saldırının şiddeti git gide artıyor, siyah ejderhanın güç ve kan kaybetmesine sebep oluyordu. Her kanat çırpışları hava akımına, her saldırışları depreme neden oluyordu. Bu savaşın kazananı olacak mıydı? Bunu kimse bilmiyordu. İki ejderhada son güçlerine kadar birbirine saldırıyor, bir açık bulmaya çalışıyordu.

Siyah ejderha yara üstüne yara alıyordu. Yaralar derin olsalar da iyileşebilecek yaralardır. Gittikçe güç kaybediyordu. Şimdi bir şey yapmasa belki de ölecekti. Fakat ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Kaçıp saklanması gerektiğini biliyor, ama bunu gururuna yetiremiyordu. Diğer ejderhanın çabucak iyileşmesi siyah ejderhanın gözünden kaçmamıştı.

Hangi güçleri arkasına aldığını? Onları nasıl kandırdığını merak ediyordu. Son zamanlarda insani duygular besliyor, merak ettiği şeyleri derinlemesine araştırıyordu. Bir ejderhada bu duygular yoktu. Tek hissettikleri duygu kindir. Bir ejderhayı öfkelendirmenin sonuçlarını kimse bilmiyordu.

Kırmızı ejderha, diğer ejderhaya son bir darbe indirmiştir. Bu son darbe en öldürücü darbeydi. Siyah ejderha boğazına yakın bir yerden ağır yaralanmıştı. Görüşü git gide bulanıklaşmaya, gücü hızlı bir şekilde tükenmeye başlamıştı. Siyah ejderha son bir gayretle saldırmış, ardından var gücüyle oradan uzaklaşmaya başlamıştı.

Siyah ejderha kalan gücünü kanat çırparak tüketmişti. Havada bir süre uçtuktan sonra hızlı bir şekilde nehirin yakınına düşmeye başlamıştı. Fakat bütün aksilikler siyah ejderhayı buluyordu. O gün bir kişi daha oradaydı. Bir insan, bir prenses. Hiç olmaması gereken bir yerde bulunuyordu.

Prenses, nehir kenarında dolaşmak için gizlice saraydan çıkmıştı. Kimse prensesin saraydaki yokluğundan haberdar değildir. Tek bir kişi hariç. Sarayın baş büyücüsü Theo. Prensesin saraydan gizlice çıktığının biliyordu. Büyücü Theo, prensese çaktırmadan onu takip ediyor, tehlikeli