Hayat herkes için aynı şekilde adil değildir. Bazıları mutluluğu kolayca bulurken, bazıları ise gölgeler arasında sıkışıp kalır. Bazıları hayatlarını mutlu mesut yaşarken, bazıları işkence içinde kıvranır. İnsanlar bazen rastgele konuda yada aktivitede bir adım önde oldukları için zorbalığa uğrar, ama korkudan ses çıkaramazlar. Rüya, onlardan biriydi. Dersleri ve kitap okumayı çok seven Rüya, sırf zeki olduğu için zorbalığa uğruyordu. Hayallerinden asla vazgeçmedi; ama hayatında bambaşka olaylar olacaktı. Zorbalığa uğramasına rağmen hayallerinden vazgeçmeyen Rüya, üniversiteyi kazandı. Peki, artık zorbalığa dur diyecek miydi, yoksa sessiz mi kalacaktı?
1.bölüm herşeyin başlangıcı
Hayat herkes için adil değildir. Bazıları mutluluğu kolayca bulur, ışıkla dolu yollarında yürürken; bazıları ise gölgelerin içinde sıkışıp kalır, umutları karanlıkla örtülür. Çoğu insan, sebebini bilmediği bir acının içinde, zorbalığa uğrar. Peki bir gün, bu karanlığa, zorbalığa ve işkencelere Dur diyebilecekler midir?
Rüya, 18 yaşında, hem güzelliği hem de saf ve temiz kalbiyle dikkat çeken bir genç kızdı. Zeki ve çalışkan oluşu, onun hayatını neredeyse tamamen derslere ve kitaplara adamasına sebep oluyordu. Çoğu insan için ders çalışmak ve kitap okumak sıkıcı ve hatta yorucu bir aktivite olsa da, Rüya için tam tersi geçerliydi; o, saatler fark etmeksizin aralıksız çalışabilir, en karmaşık konuları bile büyük bir sabır ve merakla öğrenebilirdi.
Rüya, ailesine olan bağlılığıyla da biliniyordu.Rüya ailesini çok seviyordu ve onları yormamak için elinden geleni yapar, ev işlerinde sürekli yardımcı olurdu. Ama tüm bu fedakarlığına rağmen, okulda arkadaşlarının ilgisizliği ve bazı öğrencilerin kıskançlığıyla karşı karşıya kalıyordu. Zorbalık, Rüya’nın günlük hayatının bir parçası olmuştu; sınıftaki bazı öğrenciler onu sürekli inek olarak adlandırır, alay eder ve onu yalnız hissettirirdi. Rüya, ne kadar sessiz ve sakin olursa olsun, akşamları odasına kapanır, gözyaşlarını yavaşça silerek pembe yastığına sarılıp yalnız başına ağlardı. Fakat tüm bu olumsuzluklar, onun derslerinden vazgeçmesine asla engel olamazdı.Rüya’nın tüm hayatı boyunca onu destekleyen üç koruyucu abisi vardı. En büyük abisi, 28 yaşındaki Çınar, yıllar önce işletme bölümünden mezun olmuştu ve adeta Rüya için ikinci bir baba figürüydü.Çınar 28 yaşında olmasına rağmen hiç evlenmemiş aşıkta olmamıştı. Çınar sakin ve olgun bir kişiliğe sahipti ama kardeşlerinden en çok Rüya’ya karşı korumacıydı. Rüya ne zaman zorbalığa uğrasa, Çınar her zaman yanında olur, onun güvenliğini sağlardı.
İkinci abisi 26 yaşındaki Toprak, bilgisayar mühendisliği bölümünden mezun olmuştu. Sessiz ve içine kapanık görünmesine rağmen, zekasıyla çevresindekileri etkilemeyi bilirdi. Toprak’ın hayatında ayrıca sevgilisi de vardı. Sevgilisinin ismi hayal'di.Toprak ve Hayal birbirlerini çok seviyorlardı ve bu ilişki toprağı dengeli ve mutlu bir insan hâline getirmişti. Rüya’ya karşı daima sevgi dolu, anlayışlı ve destekleyici davranırdı.
En küçük abisi Emirhan ise 21 yaşındaydı ve hukuk bölümünün üçüncü sınıfındaydı. Emirhan, Rüya’nın en yakın ve en iyi anlaştığı abisiydi. Rüya zorbalıkla karşılaştığında, genellikle onun yanına koşar, ağladığında ise kollarıyla onu sarar, tüm sıkıntılarını ve üzüntülerini biraz olsun hafifletmeye çalışırdı. Emirhan’ın bu şefkati, Rüya için büyük bir güven ve teselli kaynağıydı.
Üniversite sonuçlarının açıklanacağı gün geldiğinde, Rüya heyecan ve kaygı içinde hazırlıklarını tamamlamıştı. Masasına özenle oturmuş, bilgisayarının başına geçmişti. Kalbi hızla çarpıyor, aklından Ya kazanamazsam ya başaramazsam düşüncesi geçiyordu. Parmakları titrerken ekrana bakıyor, sonucu beklemenin verdiği heyecan ve korkuyu bir