Kapının arkasına saklanan kız, soluk soluğa bir korkuyla olanları izliyordu. Ufacık bedenine sığmayacak bir dehşetle titrerken, babasının yakasını toplayan adamın kükreyen sesi evi inletiyordu.
"Seni uyarmadım mı?"
İri yarı adamın babasının yüzüne inen yumruğuyla etrafa saçılan kan bir olmuştu. Minik kız o anda inlememek için aralanan dudaklarına elini kapadı. Beş yaşındaydı daha ve ne tepki vereceğini bilmeyecek kadar ürkmüştü. Annesi ellerini gözlerine kapayarak bedenini kendine doğru çekti ve sımsıkı sarılarak onu bir köşeye aldı. Korkudan titreyen, ne yapacağını bilmeyen minik kız, ıslak gözleriyle annesine baktı. Abisi neredeydi, neden onları kurtarmak için polise gitmemişti? Yüzü morluklar içinde olan annesi işaret parmağını patlak dudağına götürerek sus işareti yaptı.
"Babam," dedi Tutku hıçkırıkların sardığı kısık sesiyle. "Anne o adamlar kötü. Anne ne olur abim bizi kurtarsın."
Annesi hem sessiz hem de hissiz şekilde yüzüne bakmaya devam ediyordu. Güzel yüzünün her yanında mor halkalar vardı, zayıflamaktan neredeyse kemikleri sayılmaktaydı. Son zamanlarda onu bir kez olsun gülerken görmemiş, bir kez olsun yüzünden yarası eksilmemişti.
Yine salondan yumruk sesleri gelmeye başladı. Bir şeylerin kırılma sesine babasının acılı sesi karıştı.
“Şerefsiz, sana hayır demedik mi?”
Annesini itip kapıya koşmak istediğinde, bir ses daha duydu.
“Baba… Bırakın babamı?”
Bu abisinin sesiydi, abisi mi gelmişti! Bir şeyin kırılma sesiyle, kapının girişinde donup kaldı. Bir adam, abisini zorla dışarı götürmeye çalışıyordu. İri bir adam, kollarında çırpınan abisinin ağzını kapamış, onu resmen sürüklüyordu. "Abi," demek istediğinde annesi yanına geldi ve yine ağzını kapayıp onun sesini kesti. O anda abisi ile göz göze geldiler ve o dev adam abisini sürükleyerek dışarı çıkardı. Başka bir dev o anda camın önünde belirdi. Kükrer gibi bir sesle babasını yakasından kavrayarak havalandırdı. Soluksuz halde yere fırlatılan adama bakarken, onun başında azılı bir zebani gibi duran iri kıyım adam, elinde tuttuğu silahı kaldırdı.
"Bir daha yapacak mısın?" diye sordu buz gibi bir sesle. "Seni son defa uyarıyorum demedim mi?"
"Bu seni ilgilendirmez." diye cevap verdi babası. "Benim hayatım seni ilgilendirmez. Benim olanlar seni ilgilendirmez. Sen işine bak, ben işime bakayım. Sana zararım bile yok, düşmanlığını kazanacak bir şey yapmadım, işinize bulaşmadım."
“Sen şerefsizlik yaptın. Sen insan mısın?”
“Sen insan mısın Deli Fişek, insanlığın var mı? Eline silah alıp, herkesi kesip biçerken bana akıl mı veriyorsun?”
Yüzüne aldığı yumruklardan kan içinde kalmıştı teni ama hala... Gülüyordu! Babasının ağzından burnundan kan geliyordu ama hala gülüyordu. İyi ama neden bahsediyorlardı? Neden babasına böyle eziyet ediyor, neden canını yakıyorlardı? Annesinin kolları arasından çıkmak istedi ancak başaramadı. Annesi buz gibi gözlerle yerde yatan kocasına baktı ve kızını içeri çekmeye çalıştı.
"Bırak abi, koparayım kafasını bunun laftan anlayacağı