Lisede sessiz bir çocuktum. Öğrenciler benden çekinip uzak dururdu. Onların gözünde sürekli defteri ile uğraşan bir çocuktum, sesimi çok duymadıkları için bundan da korkarlardı.
Ancak bir kız vardı. Ömür Karaca. Bana zorbalık mı yapıyordu arkadaş olmak mı istiyordu? Hiç anlamıyordum. Sürekli konuşan, eşyalarımı kurcalayan ve bana vuran bir kızdı. Sinirlerimi bozardı.
Beni en çok sinir eden davranışı defterimi alıp okumasıydı. Bunu asla insan içinde yapmazdı, yalnız bir anımı bulur ve beni köşeye sıkıştırırdı. Fazla yaklaşır ve ayarlarımla oynamaya çalışırdı. Ona uzaklaşması gerektiğini açıklamaya çalışırdım ve o bir anda defterimi kapıp kaçardı. Defterde ise şarkılarım yazardı. Yazıp da seslendirmeye korktuğum onlarca şarkı. Her yeni şarkı bitirdiğimde sanki hissetmiş gibi başımda dikelir ve defterimi çalıp onları okurdu.
Asla güzel olmuş dediği olmadı. Hep dalga geçti. Ama garip bir şekilde defterime hiç zarar vermiyordu. Davranışlarının anlamını bulamama nedenim buydu. Dalga geçer ama zarar vermezdi.
Sesi güzeldi. Bazen istemsizce o okurken hayran olduğumu hissederdim. Hissettiğim gibi hızla düşünceleri aklımdan atıp ona kızmaya başlardım. Ama yalan söylememe gerek yoktu. Sesi iyiydi. Benim sesim de güzeldi aslında. O zaman cesaretim olsaydı o şarkıları söylerdim.
Belki de o zaman söyleseydim şu an karşımda bu magazin haberini izliyor olmazdım.
'Ömür Karaca çok kısa bir sürede kendi yazdığı şarkılar ve sesi ile popüler oldu!'
Arka planda çalan şarkıları o yazmamıştı. Ben yazmıştım. Her biri benim yazdığım şarkılardı.
Ömür şarkılarımı çalmıştı.
Ben babamın zoru ile okuldan ayrılıp sanayide çalışmaya başlamışken defterimi kaybetmiştim. Yıllar sonra bir arabanın altında iken kafamın üstünde kalan tüplü televizyonda Ömür'ü görüyordum. Kendi şarkılarım ile popüler olmuş bir şekilde görüyordum.
O an içimde bir öfke dalgası hissettim. Belki de öfke değil hayal kırıklığıydı. Belki de kindi. Ne olduğunu bile anlayamıyordum. Ama bu duruma olan sinirimi hissediyordum.
Usta adımı bağırınca tekrar arabanın altına kaydım. O anda bile yeni şarkılar üretmeye çalışmaya başlamıştım. Sesimi tekrar açacak, kalemi elime alacaktım. Ömür ile yüzleşmem, onu rezil etmem gerekiyordu. Öyle rezil olacaktı ki şarkıların bana ait olduğunu kabul edecekti. O rezil oldukça ben cesaretlenecek, bu küçük sanayi ofisinde araba tamir etmek yerine sahnelerde şarkı söyleyecektim.
Ufak ufak hayran olduğum o kız şimdi baş düşmanım olmuştu. Onun bundan haberi bile yoktu ama ben planları kurmaya başlamıştım.
-
'Sevmiştim halbuki, neden bu ihaneti...'