Arabadaydı, eve dönüş yolunda. Sevdiklerine kavuşacak olmanın heyecanı ve sevinci ile doluydu yüreği. Başını kaldırıp yola baktığında önlerinde uzanıp giden yolun ufuk çizgisinde beliren karanlık sisi gördü. Araba karanlığa yaklaştıkça sis büyüyor, sis büyüdükçe ruhu sarsılıyordu. Kötülüğü hissediyordu, araba dursun istiyordu ama durmak bir yana, yavaşlamıyordu bile. Aksine daha da hızlanıyor, karanlık tarafından yutulmak için hevesle ilerliyordu. Saniyeler içerisinde araba karanlık sisle buluştu ve o an alevler arasında kaldı her şey, yakıcı bir sıcak ciğerlerini dağlıyordu.
"Nefes alamıyorum..."
İnlemeye başlamıştı, kalbi yerinden çıkacakmış gibi atarken kalan son gücünü de bağırmak için harcıyordu. Aldığı her nefes kor ateşlere salıyordu yüreğini, yine de bağırıyordu.
"Yardım edin! Nefes alamıyorum! Yardım edin!"
Soluğunun tamamen kesildiğini hissettiği anda gözleri açıldı ve hızla doğruldu. Yatağında olduğunu anlamanın verdiği rahatlığa rağmen Hakan'ın kalbi deli gibi atıyor, göğsü hızla inip kalkıyordu. "Lanet olası kâbuslar..." diye mırıldandı. Yıllar geçmişti ama hiç ara vermeden her gece benzer kâbuslar görüyordu.
Omuzlarına değecek kadar uzun olan dalgalı kumral saçları ve üzerindeki rambo atleti terden sırılsıklam olmuştu. Yatağın hemen yanındaki komodine doğru eğilerek çekmecesini açtı ve katlanmış hâldeki atletlerinden birini çekip aldı. Her gece yataktan kalkıp üstünü değiştirmek zor olmaya başlayınca atletlerini yakınına koymaya karar vermişti. Islak atletten kurtulup kurusunu üzerine geçirdikten sonra başucundaki havlusu ile ensesinin ve saçlarının nemini alıp saate baktı, yediye geliyordu. Nefesini seslice dışarı verirken bacaklarını tutup yataktan sarkıttı. Nasıl olsa tekrar uyuyamayacaktı, kalkmak en iyisi diye düşündü.
Yatağına yakın duran arabayı kendine çekerek kollarından aldığı destekle tekerlekli sandalyesine geçti. Komodinin üzerinde şarj olan telefonunu alıp bacaklarının arasına sıkıştırdıktan sonra odasından çıkıp merdivenin başına gelerek asansörün tabyasına sürdü arabayı. Düğmeye basmasıyla çalışan asansör, basamakların üzerinde kayarcasına aşağı kata inerken Hakan'ın aklında kötü başlayan sabahı çay keyfiyle güzelleştirmek vardı.
Asansörün alt kata inmesi tamamlanınca tekerlekli sandalyesinin çemberlerini çevirerek mutfağa yöneldi. Standart modellerden farklı dizayn edilmiş olan mutfaktaki üst dolaplardan birini açtı ve rafın altındaki kulpu aşağı çekerek rafı tezgâh boyuna indirdi. Birer fincanla tabak alıp tezgâha koyarak rafı eski yerine kaldırdıktan sonra su ısıtıcıya musluktan su doldurarak yuvasına yerleştirip düğmesine bastı.
Bu eve taşınalı beş yıl oluyordu ve her şeyi kendi kullanımına göre düzenlemesi biraz zaman ve bolca paraya mal olmuştu. Çalıştığı zamanlarda bambaşka hayalleri vardı ve o hayalleri gerçekleştirmek için yapmış olduğu birikimleri. Ancak parasının büyük bir kısmını, bu evi almak ve yaşamını kolaylaştıracak şekilde düzenlemek için uğraştığı o ilk zamanlar, Hakan açısından hiç de kolay