Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Uzayın Çocukları 3 - Yıldızlar Göçü
Fantastik

Uzayın Çocukları 3 - Yıldızlar Göçü

0Beğeni
1Okunma
21 Bölüm
50,955Kelime
4 saat 15 dkSüre
04.10.2025Tarih
Uzayın çocukları, uzayın bilinmeyen âlemlerinde bir başlarına kalmışlardı. Usta Sagun, onlara yol gösterse de, bu âlemdeki seçecekleri yol, kendi kaderlerini belirleyecekti.

Usta Cano, içindeki kötülüğü sonuna kadar kusmaktan geri kalmıyordu. Onları ne kadar engellerse, hatta durdurursa bir o kadar başarılı olacaktı.

Yıldızların göçünde bir tarafta yıldızlar düşüyor, yerlerine yeni katmanlar geliyordu. Uzay ve uzay üstü, bir anlamda doğurganlık içindeydi. Bu doğurganlık beraberinde yeni oluşumlara imza atıyordu. Çocukların hedefleri arasında bilinçlenme vardı. Yıldız diyarlarının sonsuzluğa karıştığı bu atmosfer, onların yeni macerasına da ışık tutacaktı.

Bölüm 1

Başlangıç

Bir tarafta düşünceyi kontrol etmeyi düşlemek vardır. Diğer tarafta algıladığını düşündürmek.
İki taraf birbiriyle birleşince,
Orada yaratılışın kader birliği oluşur.
Kader senin onu ne kadar yaşadığına baktığı kadar, Ondaki benliğine bakmanı da görür.
Görünen ve bakan sensizlik olsa bile, Sendeki seni,
Varlığına doğru götürür.

Bilge Sagun

Evrensel savaş rüzgârları evrensel gücün üzerinde esmeye devam ediyordu. Sagun, ortaya çıkan kıyametler karşısında elinden geldiğince temkinli davranıyordu. Evrenler arasında çok büyük enerji hareketliliği yaşanmaktaydı.

Cano’nun kendini ruhani boyuta indirgeyerek Batist’e katılması akılcı bir davranıştı. Karanlığın hükümdarı böyle yaparak varlığını devam ettirmeyi başarmıştı. Güçlü ordusunun büyük bir bölümü dağılmasına rağmen, Cano savaşı kazanacağından emindi.

Olarak ve onun ortaya çıkardığı her türde enerjiyi, kendi hâkimiyeti altına almak için adeta yemin etti. Karanlık krallar da, ona ikinci bir şans vermeyi uygun gördüler.

Sagun ise, Emre ve diğer çocukların üstüne daha fazla titrer olmuştu. Şu anda Olrak’ın en gözde odasında Anra ve çocuklarla beraber oturuyordu. Odanın duvarlarında çeşitli çekmeceler vardı.

Her açılan çekmecede değişik tipte ışıklar yansıyordu. Bunlar Urlok’un rüyasına ait izlerdi. Uyurgezer çocuk, diğer yıldızların ışıklarını duvardaki çekmecelerin içine doldurmuştu. Onları süs niyetine kendi bünyesine almıştı.

Sagun hariç herkeste büyük bir neşe ve huzur vardı. Çünkü bilge adam, Cano’nun ne pahasına olursa olsun geri geleceğini düşünüyordu. Evrensel yörüngedeki hareketleri gün be gün izliyor, dengelerde herhangi bir değişiklik olup olmadığını kontrol ediyordu. Bu savaşta her an tetikte olmak gerekiyordu. Çünkü karanlığın nereden ne şekilde geleceği belli değildi.

Diğer yandan Anve, Tahi ve Karyon, Boton ve Fanto bölgelerine doğru yola çıkmıştı. Günahın alev aldığı bölgelerden geçmek başlı başına büyük bir hüner istiyordu. Ama yaratılış savaşçıları yapıları itibariyle gözü kara insanlardı. Cesaret, onların kalplerinde kılıcın dövülmesi gibiydi. Her üç savaşçı da, istedikleri zaman anılarından cesaret alabiliyorlardı.

Savaşma ve dövüşme tekniklerini bilgi ve algı düzeyine almaları, onlara verilmiş en önemli özellikler arasındaydı. Kendilerini anımsayarak, hangi düşmanı nasıl yendiklerini hatırlayarak, savaşçılık düzeylerini üst noktalara taşımaktaydılar.

Tabii bu durumun, Boton ve Fanto’daki yaratıklar için yeterli olup olmayacağı belli değildi. Bu iki bölge, Zorga kuşağının en korkunç ve tehlikeli yerlerindendi. Üstüne üstlük üç iblis kral, yol boyunca onları rahat bırakmayacaktı.

Yıldızlar göçü başlamıştı. Tüm zamanların birleştiği noktadan alev alan göç, diğer yıldızlara sıçramaya başlamış, evrenin iç halkasında büyük bir hareketlilik meydana getirmişti.

Göçün neden olduğu uzay fırtınalarında şimdiden onlarca uygarlık kaybolmuştu. Onlar, ebediyen defterden silinen yazıtlar gibiydi. Ne bir hatıraları olacaktı, ne de bilinirlikleri.

Göç, insanın kimliğini

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play