Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Uzayın Çocukları 5 - Alkota Savaşı
Fantastik

Uzayın Çocukları 5 - Alkota Savaşı

0Beğeni
0Okunma
13 Bölüm
40,505Kelime
3 saat 23 dkSüre
07.10.2025Tarih
Tanrı bana bir ben verdi, Ben onu yok ettim. Tanrı bunun üzerine yokluk verdi, Yokluktan kendimi var ettim.

Bilge Sagun Zor zamanlar yaşanıyordu. Evrensel tarihin başlangıcından bu yana devam eden savaş, insanların çığlıklarını, haykırışlarını, feryatlarını ve acılarını beraberinde taşıyordu.

Tanrı’lar arasında soğuk savaş hala devam etmekte, birçok uygarlık ne olduğunu anlamadan yerin dibini boylamaktaydı. Bunlar arasında eski uygarlıklar da vardı, yenileri de. Usta Cano, dirilişinden bu yana epeyce güç depolamıştı. Bilgisayar dâhisi Gast sayesinde Ankor’un ruhani gücünden pay olan karanlık hükümdar, Lord Vatna ile beraber Olrak’a saldıracaktı.

Oluşturmuş oldukları kâbus son derece etkiliydi. Önüne çıkan her şeyi yok eden kâbus, ne bitecek gibi görünüyordu, ne de hafifleyecek. Kendi bünyesine insanlar kattıkça daha da hırçınlaşan kâbus, Olrak’a doğru hızla ilerlemekteydi.

Usta Cano ve Lord Vatna, düzinelerce savaş gemisiyle, Sirius’a doğru yelken açmıştı.

Bölüm 1

Uzayın Çocukları

Alkota Savaşı

Tanrı bana bir ben verdi, Ben onu yok ettim.

Tanrı bunun üzerine yokluk verdi, Yokluktan kendimi var ettim.

Bilge Sagun

Başlangıç

Zor zamanlar yaşanıyordu. Evrensel tarihin başlangıcından bu yana devam eden savaş, insanların çığlıklarını, haykırışlarını, feryatlarını ve acılarını beraberinde taşıyordu. 

Tanrı’lar arasında soğuk savaş hala devam etmekte, birçok uygarlık ne olduğunu anlamadan yerin dibini boylamaktaydı. Bunlar arasında eski uygarlıklar da vardı, yenileri de.

Usta Cano, dirilişinden bu yana epeyce güç depolamıştı. 

Bilgisayar dâhisi Gast sayesinde Ankor’un ruhani gücünden pay olan karanlık hükümdar, Lord Vatna ile beraber Olrak’a saldıracaktı. 

Oluşturmuş oldukları kâbus son derece etkiliydi. Önüne çıkan her şeyi yok eden kâbus, ne bitecek gibi görünüyordu, ne de hafifleyecek. 

Kendi bünyesine insanlar kattıkça daha da hırçınlaşan kâbus, Olrak’a doğru hızla ilerlemekteydi.

Usta Cano ve Lord Vatna, düzinelerce savaş gemisiyle, Sirius’a doğru yelken açmıştı.

Olrak, kendini ne kadar şifrelese de, onunla ilgili koordinatlar Gast tarafından sürekli olarak güncelleniyordu. Böylece Cano, ne hedefinden şaşıyor, ne de zaman kaybediyordu.

Zaman olabildiğine derinleşmiş, varlığın insansı yüzü Raktor ve Anton’da alev almıştı.

Her ne kadar Sırma bilgisayarla savaşı yönetmeyi düşlese de, bunun için Sıren denen özgür zihnin alıcı bir zihne ihtiyacı vardı.

Sıren, Alkota savaşında tek başına yetersiz kalacaktı. Bunu her fırsatta dile getiren Sagun, kendince çözüm yolları aramaktaydı.

Sirius evreni öyle bir noktaya gelmişti ki, karanlık güçler uygarlıkların hareket alanını kısıtlamış, kendi istediklerini yaptırır olmuştu.

Bunun en çarpıcı örneği, uzay kolonilerine yakın olan gezegenlerde yaşanıyordu.

Yedi’ler adı verilen gezegenlerde müthiş bir kaos yaşanmıştı. Lord Vatna’nın uzay gemileri gezegenleri acımadan vurmuş, oradaki insanları katletmişti.

Vatna ve usta Cano, Gast ile beraber Olrak’a doğru yürüyüşe geçmişlerdi.

Gast’ın doğasındaki bencillik, onu herkesten bir adım önde tutuyordu.

Genç adam egoist oldukça evrene daha fazla saldırıyor, kontrolsüz bir acımasızlığın içine giriyordu.

Lord Vatna, onu her konuda destekliyor, Ankor’un mevcut arşivlerini genç adama naklediyordu.

Durum böyle olunca da, Gast potansiyel bir suçlu konumuna gelmişti. Onun evrene ve insanlığa yaptığını başka hiçbir insan yapmıyordu.

Oysa Elana, onu iyi bir evlat olarak yetiştirmeye çalışmış, bu uğurda gece gündüz demeden didinmişti.

Zaten bir evladını ve kocasını yıllar önce kaybeden kadıncağız, şimdi de ikinci travmayı yaşıyordu.

Elana’nın başına gelenler, kaderin sağ gösterip sol vurması gibiydi.

Kim ne derse

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play