Kitaplar Özellikler İletişim İndir
YALNIZ SENİ SEVDİM
Aşk/Romantizm

YALNIZ SENİ SEVDİM

0Beğeni
0Okunma
19 Bölüm
41,943Kelime
3 saat 30 dkSüre
07.11.2025Tarih
Güreş dünyasının kahramanı Alper ile onun sevgisiyle beraber büyüyen Eyşan'ın sürükleyici hikayesi... Küçük yalanlar, büyük sırlar... Sürükleyici hikayeyi okumaya hazır olun...

İlk Heyecan

Keyifle Okuyun...

Her nereden çıktıysa babam bir sabah yağlı güreşe gideceğimizi söyleyerek iki gündür bu konu da bizi daha doğrusu beni ikna etmeye çalışıyordu. Annem ve kardeşlerim için bu sorun değildi.

14. Geleneksel Kumluca Tarım ve Seracılık Festivali Yağlı Güreşleri vardı. Henüz on üç yaşımdaydım benim ne işim olurdu yağlı güreşte. Ne kadar dil döksem de babamı gitmeme konusunda ikna edememiştim. Bir karar vermiş bizde bu karara uymaktan başka bir seçenek bırakmamıştı. Babamın yıllık izni için Antalya da memleketimizdeydik. Hafta sonuydu ve ben burada ki arkadaşlarımla buluşacaktım. Zaten anca yılda yirmi gün görebiliyordum onları. Arkadaşlarımla zaman geçirmek varken yağlı, kıllı, iri adamların arasında benim ne işim olurdu. İyy... Düşüncesi bile midemi bulandırmaya yetmişti. Ama gelin görün ki babamı bu konuda ikna edememiştim. Annem de ses çıkarmamıştı. Kahvaltıyı yapmış alel acele evden çıkmıştık. Ayaklarım geri gide gide arabanın yanına gelmiştim. Annem ve kardeşlerim babamın siyah transporturuna binmişti bir ben kalmıştım.

"Hadi oyalanma geç kalıyoruz kızım" dedi babam tok sesiyle.

"Baba lütfen ben gelmesem olmaz mı? Biliyorsun bu gün arkadaşlarımla buluşacaktım."

"Hayır kızım, itiraz yok gidiyoruz. Arkadaşlarınla her zaman görüşme imkânı bulabilirsin ama yağlı güreşi her zaman izleme imkânı bulamazsın"

"Baba ya!!!"

"Mızmızlanma da bin arabaya. Kardeşlerinden örnek al. Bak onlara ses çıkarıyorlar mı?" Elbette ses çıkarmıyorlardı. Çünkü onlara göre gezmeye gidiyorduk. Oflaya puflaya arabaya binmiştim. Kardeşlerim Ali ve Rümeysa aralarında eğlenirken ben kollarımı bağdaş kurmuş somurtmakla meşgüldum. Ali yedi, Rümeysa beş, ben on üç yaşındayım. Pazar günü ailece pikniğe gidilir yağlı güreşe değil baba" dedim homurdanarak.

"Kızım somurtmayı bırak. Belki de çok eğleneceksin bilemezsin" dedi annem. Annem her zamanki gibi yapıcı davranarak babamla aramızı bulmayı seçiyordu.

"Aynen kızım" dedi babam annemi desteklercesine. Koca bir of çektim. Telefonunun müzik çalarını açıp kulaklığı kulağıma taktım. Biraz müzik dinlemek en iyisiydi. Gidene kadar kafa dağıtırdım.

Bir saat süren yolculuğun ardından sonunda Kumluca'ya varabilmiştik.

"Şükürler olsun baba. Biraz daha gitseydik fenalık gelecekti."

"Abartma kızım. Sanki ilk kez bu kadar uzun yola çıkyoruz. Her yıl yaptığımız uzun yolculuklar olmasa dediğine inanacağım" Haklıydı. Ordu ve Antalya arası mesafeyi düşünürsek... Babam Ordu'da devlet memuruydu. En az on dört saat sürüyordu Antalya'ya gelmek. O yüzden sesimi çıkaramamıştım.

Babam bir süre arabayı park edecek yer aradı. Etraf çok kalabalıktı. Bu insanların buraya sırf yağlı güreşi seyretmek için gelmesi inanılır gibi değildi. Epey dolandıktan sonra babam arabayı uygun bir yere park etti. Arabadan inip güreş alanına doğru ilerlemeye başladık. Her yerden davul sesleri geliyordu bu da benim iyice tiksinmeme sebep olmuştu.
Annem kardeşlerimin elini sıkıca tutmuştu. Babam önde biz arkada tribüne ilerlerken etrafa

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play