Merhaba ben Zeynep Kara
23 yaşındayım, İstanbul’da yaşıyorum ve hayatımın büyük kısmı düğünlerle geçti. İnsanlar “ay canım ne tatlı iş” ya da "neden bu kadar pahalı" diyor ama inanın ne tatlı ne de pahalı. Çoğu zaman kriz yönetmek, yangın söndürmek ve ağlayan gelinleri sakinleştirmekle geçiyor günlerim. Yine de seviyorum bu işi. Çünkü felaketin içinde bile, her zaman gülünecek bir şey bulabiliyorum. Dinlemekten ibaret. Ama yine de seviyorum. Çünkü ne kadar felaket olursa olsun, her gün bir kahkaha bulabiliyorum.
O gün de sabah güneşi İstanbul’un tarihi bir semtinde, büyük bir salonun vitrinlerinden süzülürken başladı. Salonun tavanından devasa kristal avizeler sarkıyordu; yerler cila gibi parlıyordu. Gelinimiz Elif, bembeyaz gelinliğiyle, etekleri neredeyse sahneyi kaplayacak kadar geniş, tüller arasında yürüyordu. Misafirler birbirine bakıyor, fotoğrafçılar deklanşöre basıyordu.
Ben de arka tarafta, küçük bir itfaiyeci gibi, her ihtimale karşı bekliyordum. Her şey güzel gidiyordu ta ki pastayı kesme anına kadar…Işık zincirlerinden biri hafifçe kıpırdadı. Önce fark etmedim. Sonra çıt sesi geldi ve tül bir anda alev aldı.Elif çığlık atarken, Eren hâlâ pastayı kurtarmaya çalışıyordu. “Şaka mı bu?” diye düşündüm. Ama iş işten geçmişti. Hemen arbama koştum. Topuklu ayakkabılar ile ne kadar mümkünse tabii... anahtardan bagajında kılıfı açtım ve hemen yangın tüpünü aldım. Yine koşarak salona girdim elif beni görünce " "zeyneeeeep Allah aşkına söndür şunu" diyerek sitem etti. Yüzümdeki utanç ve umutsuzlukla gülümsedim "tamam sakin ol".
Yangın tüpünü açtım ve püskürtmeye başladım. Gelinlikdeki alevler sönmüştü daha sonra da pastadaki. Ama hali içler acısıydı, tüller bi haldir zaten rengi desenler kül rengi olmuştu. Hüsran ile bir sandalye bulup oturdum. Elif yanıma geldi ve dizleri üstüne çökerek gülümsedi "Zeynep, sence biz neden seni bu düğünü organize etmen için seçtik?".
"Neden?"
"Çünkü sen ne yaparsan yap çok güzel olacaktı, tamam bi takım talihsizlik yaşadık" derken gelinliğine baktı güldü, bende güldüm ve boğazını temizleyerek devam etti "Yani demek istediğim şu, ilerdeki çocuklarıma gülerek anlatabileceğim trajikomik bi anım oldu hemde hayatımı birleştirdiğim adamla". Eren de yanımıza geldi ve elifin elinden tutup sıvazladı. "Elif haklı Zeynep yani ben hayatımda bu anı hic unutmayacağım zaten elifin unutmama izin vereceğini sanmıyorum" güldük ve tekrardan salonun ortasına geçtik.
"Sevgili misafirler maalesef tatsız bir an yaşadık ama gördüğünüz gibi gelinimiz ve damadımız hala mutlu yani söylemem o ki eğlence devam ediyor". Herkes ıslık çalıp alkışlamaya başladı.
...
O sabah, kahve makinesi bile bana karşıymış gibiydi; köpüğü bir türlü düzgün tutturamıyor, şeker tam olarak erimiyor ve ben her defasında saat başına sinir katsayımın katlanarak arttığını hissediyordum. Telefon arka arkaya çalıyor, bir yandan da hâlâ internette dönmekte