Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Yedi Kıtalar Serisi I: Kutsal Kitap
Fantastik

Yedi Kıtalar Serisi I: Kutsal Kitap

4Beğeni
4Okunma
1 Bölüm
2,051Kelime
10 dkSüre
19.09.2025Tarih
Bazı şeyler sadece insanın değil, koca dünyanın bile yazgısını değiştirebilir...

Onlar artık sıradan insanlar değiller. Kimi geçmişinin gölgesinden kaçmaya çalışıyor, kimi ise kaderinin yükünü omuzlarında taşıyor. Ortaya atılmış bir kehanet ise bilinmeyen gerçeklerin uğruna herkesin yollarını kesiştiriyor.

Artık kendi içlerindeki karanlıkla yüzleşirken birbirilerine sığınmaktan başka şansları yok.

Gerçekler açığa çıktığında, kim ayakta kalabilecek?

O.

"Her hikayenin bitişi, bir diğerinin başlangıcını müjdelerdi aslında. Yaşanacak olanlar, geleceğin belirsiz çizgilerinde usulca dans ederken, insanın içindeki umut ve endişe hep yan yana yürürdü. Bütün her şeye rağmen bilinen bir gerçek vardı ki: Ne yaşanırsa yaşansın, her son, ardında bırakılan fedakarlıkların bir gün değeri olacağı inancını taşırdı."

Sonsuz maviliğin ortasında adeta bir kuğu gibi süzülen, Warha donanmasının en büyük ve ihtişamlı gemisi olan II. Kiall, adını aldığı kralın gücünü resmen suyun üzerine yansıtıyordu. Bu devasa gemi ait olduğu krallığı ve görevine, kendi mürettebatından katbekat daha hakimdi. 

Gemi yaklaşık bir haftadır kesintisiz olarak okyanusun üstünde yol alıyordu. Bu durum, hem mürettebatın geliştirdiği pis kokudan hem de yemek seçeneklerinin giderek azalmasından anlaşılıyordu. Önlerine herhangi bir sorun çıkmadığı takdirde, mürettebat, taşıdıkları kutsal emanetle birlikte Kapital Orion'a, yani Warha'nın başkentine, bir günden daha kısa bir sürede varmayı umut ediyordu. Kaptan odasının arka tarafına doğru olan çemberde duran Kutsal Emanet, yansıttığı mavi ışığıyla camlardan dışarı sihirli bir parlaklık veriyordu. Bu parlaklık, yanlarından geçebilecek veyahut onlarla seyahat eden diğer gemilere kitabın taşındığı işaretini veriyordu. Bunun yanı sıra gemide sadece ana mürettebat ve kraliyet üyelerini bulunuyordu. Çünkü bu öyle herkesin çıkabileceği sıradan bir gemi yolculuğu değildi. Bu yolculuk, krallığın veliaht prenslerinin ergin yaşa geldiklerinde, emir alarak çıkmak zorunda oldukları, halklarının ve hizmet ettikleri krallığın, dini inançları çerçevesinde kutsal sayılan bir ibadetti. Yolculuğu başarıyla tamamlayan prensler, taht yolundaki iddialarını güçlendirir ve kutsal emanet olan TanrıKitabı’nı başkente taşıyan kişiler olarak halkın gözünde önemli bir yer edinirlerdi. Ancak gelin görün ki mürettebat, yolculuğun zorlukları ve şartları nedeniyle iyice çökmüş bir durumdaydı.Deneyimli olan üst kıdemliler dışında, çoğu çalışan, deniz dalgalarının sürekli hareketi nedeniyle yediklerini midelerinde tutmakta güçlük çekiyordu. Tek istedikleri artık Warha’ya tek parça halinde varabilmekti.

Bu düşünceler ve umutsuzluk arasında, geminin küçücük camlarından içeri akan ve buğday tenine değen güneş ışınları, Cheryl’in içini anlamsız bir huzurla dolduruyordu. Bu huzur bir anda kendini bir tanrıça gibi hissetmesine neden olmuştu.. Ama bu duygu, onun şu an kendini kaptırmak isteyeceği son şeydi. Ellerini yavaşça küvetin içini dolduran şeffaf suyun içine daldırdı. Su, ne onu üşütecek kadar soğuk ne de bunaltacak kadar sıcaktı; hoş bir hissiyat veriyordu. Ellerinden birini sudan dışarı çıkardı ve avucunun içine toplanmış olan suyu önce boynuna ardından da göğüslerinden aşağıya doğru nazikçe döktü. Teni anlık bir ürpertiyle titredi. Vücudundaki incecik tüyler, havaya kalkmıştı. Su bedenini sadece göğüs kısmının üstüne kadar kapatabiliyordu. 

Cheryl, bir küvette saatlerce kendi düşünceleriyle kalmayı herkesten çok severdi. Ancak burada, sidik kokusunun duvarlarına kadar işlemiş olduğu bu

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play