Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Yeniden Doğuş
Dram

Yeniden Doğuş

0Beğeni
1Okunma
1 Bölüm
917Kelime
5 dkSüre
19.10.2025Tarih
Bebekken kaçırılan bir kızın hikayesi… Zengin bir ailenin kızı olarak doğan küçük kız, fidye amacıyla kaçırılır; ancak kaçıran aile, planlarını uygulayamaz ve kız yıllarca sevgi görmeden büyür. Bu süreçte ailesi, kaybettikleri kızları için yas tutar ve her gün onu düşünür. Yıllar sonra, tesadüf eseri yolları kesişir ve biyolojik annesi, kızını doğum lekesinden tanır. Kısa süreli bir karışıklığın ardından kız, gerçek ailesinin yanına döner.

Bekleyen Sessizlik

Geçmişten bir gün:

İlay yine kolunda duran anlamlandıramadığı doğum lekesine bakıyordu. Ne olduğunu bilmiyordu. Küçüktü çünkü. Henüz beş yaşındaydı. Okula dahi başlamamıştı. Beş yaşındaki çocuklar ne yapar? Oyuncaklarını oynar, arkadaşlarıyla oynar, parka gider, boyama yapar... 
Peki İlay ne yaptı? Hiç bir şey. 

Salonda koltuğun üzerinde oturan İlay, ne yapacağını bilemiyordu. Çünkü uğraşabileceği hiç bir şey yoktu evinde. Kendi odası bile yoktu. 

Hiç bir zaman babasının eve gelmesini istemiyordu. Çünkü o geldiğinde; hep alkol kokar, illa ki bir kavga çıkar ve elbette acı çekeceği bir şey olurdu. Ancak acıyı pek önemsemezdi. O sadece şefkat ve sevgi isterdi.


İlay babasının gelmesini istemese de, elbet o kapı çalar, içeriye ağır adımlarla giren babasıyla karşılaşırdı. Yine bu senaryo yaşandı.
Kapıyı açan annesiydi.Babası Aras, bozuk alfabe ile -sarhoş olduğu için- konuşmaya başladı:

"Çekil be şuradan kadın! Beni sakın rahatsız etmeyin! Uyuyacağım."
"Sen de anca yat zıbar, başka yaptığın bir şey mi var?!"
"Bana cevap mı veriyorsun sen?! Kaşınıyorsun herhalde?!"
"Ne kaşınacağım be?!"
"Saçma sapan konuşup benim tepemin tasını attırma kadın!"
"Hâlâ kadın diyor. İsmim var benim ismim! Biliyorsan tabii."
"Neden bilmeyeyim? Azra senin ismin!"
İlay bunu duyduktan sonra yine bir kavga olacağını düşündü ve elini kulaklarına götürüp, kulağını tıkadı.Çünkü annesinin ismi Azra değildi, Derya'ydı.

"Azra mı?! Azra kim?! Aldatıyorsun değil mi beni?!"
"Of, başladı yine. Aldatıyorum lan! Var mı bir diyeceğin?! Bırak beni artık uyuyacağım dedim!"
Annesinin gözleri dehşetle açıldı ve dolmaya başladı. 
İlay dayanamayıp, koltuktan kalmıştı. Onları kapının kenarından izliyordu. Annesinin gözlerinin dolduğunu görünce, ona çok üzülmüştü. Babası annesini aldatıyordu. 

Kızını kapının kenarında gören babası, ona ters bir bakış attı. 
"Ne bakıyorsun?!"
Konuştuğunda alkolün kokusu İlay'ın yüzüne vurdu. Buram buram kokuyordu.
"B-bakmıyorum."
"Ben yalancıyım yani?"
"Öyle bir şey demed-"
"Sus! Konuşma! Her şey senin yüzünden zaten!"
Babası İlay'ın kolundan sıkıca tuttu ve onu duvara doğru ittirdi. İlay ne olduğunu anlamlandıramadan, babasının annesini aldatmasının sebebinin nasıl kendisi olduğunu düşünürken, kafasını duvara çarptı.
Gözleri karardı, başı dönmeye, kulağı çınlamaya başladı. En sonunda, gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladı. Ancak başının acısını hâlâ hissediyordu. 



                                          ~


İlay gözlerini açtığında, başının ağrısı hâlâ keskin bir şekilde devam ediyordu. Başının bir tarafı zonkluyor, kulaklarında hâlâ uğultu vardı. Gözlerini ovuşturup etrafına bakındı; salon boştu. Babası gitmiş, annesi mutfağa geçmiş olmalıydı.
Küçük adımlarla mutfağa doğru ilerledi. Her adımında başındaki zonklama biraz daha artıyor, içini tarifsiz bir korku kaplıyordu. Annesini bulduğunda Derya, ellerini gözlerine kapatmış, derin nefesler alıyordu.
“Anne…” dedi İlay, sesi titreyerek.
Derya başını kaldırdı. Gözleri hâlâ kırmızıydı ve İlay’a bakarken bir an duraksadı. 

İlay küçük bedeninde bir umut ışığı aradı, ama bulamadı. Annesi de
📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play