Liora Teniz
O gece hava oldukça durgundu. Annemin anlattığı masalların çoğunda fırtınlar hep böyle anlardan sonra gelirdi. Ağaç dalları kımıldamaz, yapraklar titremezdi; bir fırtına ile savaşmadan önce yeterince dinlendiğine emin olmak ister gibi.
Bu yüzden o anı her hatırladığımda kopacak fırtınamdan önce ki durgun ağaçlar geliyordu gözümün önüne.
Adım Liora, Teniz ailesinin tek çocuğuyum. Önemli bir ailenin çocuğu olmanın yükü ile büyüsem de toz pembe bir hayatım olduğu doğruydu. Sevgi ve şefkate doyurulmuş, en iyi eğitimler aldırılmış, en güzel kıyafetlerle en lüks evlerde yaşamıştım.
Her şeyiyle mükemmel bir hayatım vardı.
Babam Cassian Teniz, Triarka* Alaric'in yaşayan son torunuydu. Bu yüzden devletin de önem verdiği bir figürdü. Bu önemin sayılamayacak kadar çok avantajı vardı fakat hiçbir zaman önemimizin bir gün bizi hedef yapacağını düşünmemiştim.
5 Aralık 2025
02.30
Bir aralıktan içeri sızan keskin, acımasız bir soğuk tenimi ısırıyordu. Yumuşak battaniyemin dokusu yakınlarda yoktu. Yabancı bir koku misafirdi sanki odamda. Tütsülerimden yayılan o yumuşak şekerli kokudan uzak genzimi yakan ağır bir koku vardı. Göz yaşartan bir yanık kokusu gibiydi.
Gözlerimi korkuyla araladım. Kapattığıma emin olduğum cam ardına kadar açıktı. Perde rüzgarla dalgalanıyordu. Ellerimi çıplak kollarımda gezdirip ısınmaya çalışarak ayağa kalktım. Ay ışığına rağmen karanlık içinde kalmış odamda önüme seçmekte zorlandım. Birkaç adımın ardından ışığın yansıdığı parkede duran iki çift ayak gördüm. Benim çıplak ayaklarımın aksine o ayaklarda kocaman siyah botlar vardı. Siyah deri botlar, kaba bir kumaşın altına gizlenmiş bir beden. Koltuğa rahatça yayılmış ve onu fark edeceğim anı bekler gibi durmuş yabancı bir adam vardı. Dudaklarım aralanıpta korkunç bir çığlığı özgür bırakacakken elini kaldırıp silahını bana doğrulttu.
"Sakın kulaklarımı tırmalama, sesini kesmem birkaç saniyemi alır."
Çıkarıp atamadığım o çığlık boğazıma taş gibi oturdu. Hissettiğim en yoğun duygu dehşetti. Bacaklarımı titreten, gözlerimi dolduran korkunç bir dehşet hissi ile kavrulmaya başladım.
Adam karanlığın içinden kalkıp bana doğru yaklaştığında geri adımlar atıp çok geçmeden tökezleyerek yere düştüm. Bedenimi kaygan zeminde geri sürerek duvarın dibine kadar ulaştım. Bir an için bedenimin sırtımı verdiğim betonların içinden geçebilecek bir madde olmasını ümit ettim. Yalnızca içinden geçip başka bir odaya çıkmalı ve yardım çığlığıyla babama koşmayı arzuladım. Fakat bu umutsuz düşüncelerin aksine nefesimin sesini bile çıkaramayacak kadar korkuyordum. Sadece nefesim bile kulağını tırmalarsa diye göğsümü yaka yaka durmaya çalıştım.
Gelip tam önümde dizleri üzerine çöktü. Başını eğip dikkatle yüzüme baktı. "Demek Liora Teniz sensin." Silahının ucu ile yüzüme gelen saçları yavaşça geri çekti. "Liora, insanları bayıltmanın 4 farklı yolu olduğunu biliyor muydun?"
Gözlerimden akan yaşlarla öylece yüzüne baktım. Bir cevap beklediğini anladığımda korkuyla başımı sağa sola salladım.
Yavaşça gülümsedi. "Fiziksel darbeler