Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Yıldız
Macera/Aksiyon

Yıldız

1Beğeni
10Okunma
2 Bölüm
2,501Kelime
13 dkSüre
07.10.2025Tarih
Gökyüzüne bak… Orada sayısız yıldız görürsün.
Kimi kaybolur, kimi yol gösterir.
Ama ya en parlak olan yıldız, kalbinin tam ortasında parlıyorsa?
“Yıldız”, bir genç kızın hayatın en zor sorularıyla yüzleşmesini, karanlıkla aydınlık arasında kendi yolunu bulma çabasını anlatıyor. Onun yolculuğu, yalnızca dışarıdaki dünyaya değil; aynı zamanda içindeki derinliğe, merhamete ve bilgelik arayışına doğru uzanıyor.
Doğanın sesi, bir anneannenin öğütleri, geçmişin gölgeleri ve geleceğin belirsizliği… Tüm bunlar, hayatın basit görünen ayrıntılarında saklı olan büyük sırları fısıldıyor. Kitap boyunca okur, sabrın ne demek olduğunu, bir kaybın aslında yeni bir başlangıca nasıl dönüştüğünü ve en büyük hazinenin nerede saklı olduğunu sorguluyor.
Bu roman, yalnızca bir hikâye değil; aynı zamanda bir yolculuk daveti. Kendini bulmaya cesaret edenler için bir rehber, yıldızlara bakmayı unutanlar içinse bir hatırlatıcı.
Çünkü bazen en derin cevap, gökyüzünde değil… kalbinde saklıdır.
Gökyüzünde gördüğün o parıltı belki de sana aittir.
Peki sen, kendi yıldızını bulmaya hazır mısın?

Giriş

   Gökyüzünü sarıp sarmalayan gri bulutlar kızgındı, hem de hiç olmadıkları kadar. Ağaçların altında eski bir ışığın gölgesinde görünmemeye çalışırken biraz sonra yapacağım şeyi düşünüyordum. Ama düşünmek iyi gelmiyordu. Düşündükçe tenime düşen yağmur damlaları önce bir mermi gibi çarpıyor, ardından vücudumu delerken kaynıyor ve kanıma karışıyordu. Vücudumun içinden haşlanıyor gibi hissediyordum. Korkunç. Çok korkunç. Fakat başka çarem yoktu.

   Bu dünyalar güzeli bebeğe hamile kaldığımı öğrendiğimde Serdar ve ben o kadar mutlu olmuştuk ki o gün sabaha kadar dışarıda gün doğumunu izlemiştik. Ta ki hamileliğimin dördüncü ayında Serdar iş dönüşü trafik kazası geçirene dek. Kazayı öğrendiğim zaman dünya bir anlığına durmuştu, yaşamıyordum. Fakat zaman geçtikçe alışıyor insan, alışmak zorunda. Serdar öldükten sonra karnımdaki bebek ve ben kalmıştık. Peki kim bakacaktı? O bunu hak etmiyordu, her kız çocuğu gibi güzel elbiseler giymeyi, oyuncaklarla oynamayı ve eğlenmeyi hak ediyordu. Fakat bu durumda ona bunları sağlayamazdım.   Ormanın içerisinde ışıkları yanan eve bakıyordum. Burası annemin eviydi. Fakat yıllardır ne konuştuk ne de görüştük. Ancak en doğru seçenek buydu, öyle olmalıydı.   Elimdeki pusete ve ardından eve tekrar baktım.   “Güçlü ol Aylin.” İçimden birkaç defa tekrarlayarak elimdeki zarfı da pusetin içine koydum ve eve doğru yöneldim.   Kuvvetli bir şimşek çaktı ve yağmur şiddetlendi. Bebek ağlamaya başlamıştı. Kapının önüne geldiğimde ağlaması iyice artmıştı. Yağmur ikimizi de ıslatırken bebeğimi son kez öpüp “Affet beni anneciğim, şans hep senden yana olsun, seni seviyorum.” dedim ve kapının tokmağını bir iki kere sert bir şekilde vurup koşar adımlarla ağaçların arasına döndüm.   Kısa bir bekleyişin ardından kapı açıldı. Annem, önündeki pusetten ağlama sesleri geldiğini fark edince telaşla pusetin üstündeki ince battaniyeyi kaldırdı. İçeride, bir bebek ağlayarak ona bakıyordu. “Ah, güzel yavrum, senin ne işin var burada?” dedi ve korkuyla kızı içeri aldı. Koymuş olduğum notu okumamıştı bile. Yağmur eşliğinde ormanı terk etmek için yola koyuldum.   İçeride bir yaşam yeniden başlıyordu. Dışarıda ise bir kadın, karanlık ormanda gözyaşlarını tutamıyordu.   Küçük bebek için bilinmeyen bir geçmiş, bilinmeyen bir aile ve bilinmeyen sırlar vardı. Fakat onun için hayat daha yeni başlamıştı.
📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play