Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Yüreğime Kan Damlar (GSK 1)
Genel

Yüreğime Kan Damlar (GSK 1)

29Beğeni
351Okunma
77 Bölüm
168,947Kelime
14 saat 5 dkSüre
11.09.2025Tarih
Buse, ıssız bir yolda karşılaştığı uzun boylu simsiyah gömleğinin içinde muhteşem gözüken adamın sert bakışlarının onu etkilemesini istemiyordu. Hem de ilk konuşmalarında azarlanmayı beklemiyordu. Adama sana ne demek istese de onun yardımına ihtiyacı olduğunu biliyordu. Yine de kendini tutamamıştı. İlk temasında hissettiği duyguları unutmalıydı. Cenkay, kendini sorgularken karşılaştığı kadına önyargılı davranmak istememişti. Ancak bir ceza avukatı olarak geçmişte yaşadıkları yüzünden temkinli olmuştu. Kadını bıraktıktan sonra kadına olan tavırlarına kızsa en doğrusu bu demişti. Merve, üç yıl boyunca platonik sevdiği adamın onu hiçbir zaman fark etmeyeceğini bilerek uzaktan sevmeye devam ediyordu. Öyle bir an gelmişti ki konuşmaya bile cesaret edemediği adamla ilk görüştükleri gece birlikte olmuştu. Bu yaşına dek edindiği bütün değerleri çiğnediği için pişmandı. Birkaç saatlik mutluluk sevdiği adamın onu kovmasıyla sonlanmıştı. Onu kovan adamı değil ama kendini asla affetmeyecekti. Tüm suç iradesiz davranan kendindeydi. Ali Buğra, Merve'nin onu sevdiğini anladı. Annesinden kaynaklı asla evlilik düşünmüyordu. Ancak Merve'nin masumluğu onu etkiliyordu. O geçinemeyen aileleri boşamasıyla ünlü aileden zengin bir avukattı. Onun için iyi yürekli masum kadın yoktu. İstekleri için bütün iğrençlikleri yapacak kadınlar vardı. Hayatının en güzel sevişmesinden sonra duyduğu iki kelimeyle asla bırakmayı düşünmediği kadını nasıl kovduğunu anlamadı. Beş dakika geçmeden pişman olmuştu. Ama son pişmanlık fayda etmiyordu. Cenkay&Buse ve Ali Buğra&Merve çiftlerimizin zorlu aşklarını okumaya ne dersiniz?

1. Bölüm

Merhaba, bu hikaye benim ilk hikayem ve ne kadar yazarsam yazayım benim için hep ayrı olan hikayem öğretisi yüksek, ön yargı oluşturmadan vermek istediklerimi verdiğim bir kitap inşallah sizin için özel olur.

İyi okumalar...

Genç kız o kadar sinirliydi ki yerinde duramıyordu masasının etrafında bir o yana bir bu yana dolanmaktan artık başı dönmeye başlamıştı. Bir şeyler yapmalıydı ama ne? Bu ara iş yerinde her şey ters gidiyordu bunun verdiği stresten mi nedir sürekli sıkıntılıydı. Birde bu olay tuzu biberi oldu diye düşünmeden edemedi. Müdürüne nasıl açıklayacağını bilemiyordu;

"Küçük detaylar nasıl bu kadar büyüdü anlamıyorum." diye söylenip durdu.

"Offf hatalı değilken, hatalı duruma düşmekten nefret ediyorum". Aslında o kadar da büyütecek bir şey yoktu ama BUSE için iş yerinde çıkan her sorun kocaman dağ oluyordu. Oysa normal hayatında o kadar güçlü ve olaylara yaklaşımı sakin ki bu haline bazen kendi de şaşıyordu. Bu halini müdürünü çok sevmesine ve kendisine mahcup duruma düşmemek için verdiği emeğe bağlıyordu. O kadar kaptırmıştı kendini zaman geçtikçe ağlamak isteği katlandı gözleri dolup dolup taşıyor ama o gözyaşını dışarı akıtamıyordu ama şirkette ağlayamazdı. Güçsüzlüğünü kimseye gösteremezdi zaten normalde de birilerinin yanında ağlayamazdı... Bazen bu huyundan nefret ediyordu diğer hem cinsleri gibi ağlayıp ajitasyon yapıp üste çıkamadığı yada sorunlarını birilerine belli edemediği için...

"Neymiş efendim güçlü kızmışım, bok güçlüyüm kendimi yemekten başka ne yapıyorum acaba? Söyleyeyim hiç bir şey bazen lanet ediyorum bu huyumdan beni hep mutlu zannetmelerinden, hiç sıkıntısı yok ne güzel demelerinden birde senin yerinde olmak istiyorum demezler mi? Ah ah içimde kopan fırtınaları bir bilseler. Acaba ben neden kendime gelince bu kadar acımasız olup, insan olanın başına her iş gelir hata yapmaktan daha doğal bir şey yok diyemiyorum. Bu halim normal değil tedavimi olsam?" diye kendi için uzayıp giden serzenişleri bitiremedi.

Özel bir şirkette iki müdüre 2 yıldır asistanlık yapıyordu. Önceliği departman müdürü olan Levent Bey idi. Diğer müdüründe her işinden sorumluydu çok çalışıyordu hiç iş yüzünden of dediği olmazdı. İkisi ile de güzel anlaşıyordu ama Levent Bey çok başka idi. Tam babaydı, adam gibi adamdı aralarında 15-16 yaş olmasına rağmen neden bir ağaBey gibi değilde baba gibi görmesinin sebebini hep düşünürdü. Müdürü odasına giderken;

"Tünaydın Buse" dedi düşüncelerine o kadar dalmıştı ki arkasından bakarken beklediği anın geldiğini anladı."

Haydi Bismillah, şimdi dananın kuyruğu kopacak..." diye mırıldandı.

Odasına geçen Levent Bey bir sorun olduğunu hemen anlamıştı. Zaman kaybetmeden Buse'yi yanına çağırdı. Gülümseyerek yine hangi okyanusta yüzüp, derede boğuldu acaba diye düşünmeden edemedi. İki yıldır yanında çalışıyordu. İş görüşmelerinde o kadar kişinin içinde üniversiteden

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play