Zaman her şeyin ilacı olarak bilinir. Ancak her ilaç gibi bu ilacın da içileceği zamanı sadece kendi belirler...
Annesini kaybeden Karmen birden bire kendisini öldü zannettiği anneannesinin evinde bulur. Anne annesinin evinde bulduğu gizemli kitap türlü bilmeceler ile zamanı düzeltmek için karmen'ni geçmişe götürür. Hayatı yeterince karmaşık olan Karmen, onu geçmişe götüren kitap ile daha da karmaşık bir hal alır.
(1) sürpriz akraba
İlk bölüm ile karşınızdayız oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Buraya başlama tarihimizi alalım 👉
Şarkı önerisi: cihan mürtezaoğlu - bir beyaz orkide
Arkadaşlar birinci bölümü güncelledim umarım hoşunuza gider.
İyi okumalar...
⏳
1.KISIM
"ZAMAN KIRAN"
Rüya, gerçek ile hayalin birbirine karıştığı o tuhaf alem. İnsan gözlerini kapattığında bir dünyanın kapıları açılır. O dünya ne bu dünyaya benzer ne de tümüyle yabancı. Bir gecede tüm ömre yetecek hikayeler yaşarız rüyalarda. Belki bir uçurumun kenarındayızdır,düşmekle uçmak arasındaki ince çizgide. Ya da kaybolmuş bir sokakta, adını bilmediğimiz yıldızların altında yürürüz. Bir ses fısıldar kulağımıza. Tanıdık ama bir o kadarda yabancı.
Rüyalar,ruhun derinliklerindeki sırları dışa vurur. Belki de en cesur yanımız,en dürüst halimiz,rüyalardaki o gölge benliğimizdir. Orada korkularımızla yüzleşir,umutlarımızın peşinden koşarız. Gerçek hayatta söyleyemediğimiz sözleri orada haykırırız. Ben de yaşadığım ama haykıramadığım tüm gerçeği rüyalarımda çığlıklarıma döküyordum. Her insan mutlaka bir şeye sığınırdı. Kimi yemeğe, kimi buruk bir gülüşe, kimi eğlenceye,kimi sevdiklerine,kimi aşka,kimi ise çalışmaya... Ben ise uykuya sığınıyordum. Çünkü bir tek uykuda bana zarar veremezlerdi.
atalarımız boşuna uyuyan yılana bile dokunulmaz dememişler.
Uykunun tatlı kollarına iyice kendimi bıraktım. Çünkü sığınabileceğim tek gerçek oydu. Üzerimde gölgesini hissedeceğim bir babam yoktu,annemin varlığı da yokluğu da birdi. Annemden başka kimsem yoktu ve onu üzmemek için susuyordum. Kısacası uykudan başka bir sığınağım yoktu.
Pencerenin aralığından içeriye sızan güneş sırtımı tatlı bir sıcaklıkla okşuyordu. Havanın ağırlığı ve öğretmenin monoton sesi beni rüyanın tatlı esintisine daha çok savunuyordu. Başımı kolumdan kaldırıp deftere koyduğum da yüzüme düşen kahverengi tutamların kağıda dokunuşunu hissettim. Gözlerimi kapatıp 'sadece bir dakika' diye düşündüm. Bu sessizlikle uyku bana kollarını açmıştı. Sınıfın uğultusu çok uzaklardan gelen fısıltıya dönüşmüştü. İçimde garip bir huzur vardı. Sanki buradaydım ama değilmiş gibiydim de.
Sınıfta yankılanan ismim ile irkildim.
"Karmen!"
O an yerimden sıçradım. Gözlerimi açtığımda sınıftaki herkesin bakışlarının bende olduğunu ve çoğu kişinin kıkırdadığını gördüm. Hoca tebeşiri ile beni işaret etti. "Anlaşılan dersimiz çok sıkıcı geliyor hanımefendi. Kalk da bu soruyu çöz" uyuşuk adımlarla ayağa kalktım ve tahtanın önüne geçtim. Harfler adeta gözümün önünde dans ediyordu. Bilmediğim bir soruyu çözemezdim zaten. Bakışlarımı hocaya çevirdim. "Tüm ders boyunca uyudum, dersi dinlemediğim için nasıl çözeceğimi bilmiyorum" bu kadar dürüst olmamı beklemediği için bir an duraksadı. Diğer öğrenciler gibi asilik yapmamı bekliyordu herhalde. "Dersi dinlemediğim için üzgünüm sadece dün gece uyuyamadım ve uykuya karşı mağlup oldum. Söz dersi bu sefer dinleyeceğim"
Hocanın bakışları yumuşadı. "Hatanı bilmen güzel. Lütfen uyku düzenine dikkat et ve dersi dinle" başımı sallayıp sırama geri oturdum. Arkamdaki kız "yalaka" diye fısıldadı. Yalaka mı? Saygılı olmak ne zamandan beri yalakaydı? Bu ergenleri cidden anlamıyordum.