1. Bölüm
Güneş Toros dağlarının ardından yavaşça yükselirken , Tatar obasında hayat çoktan başlamıştı. çadırların arasında tüten dumanlar , yeni pişen ekmeklerin kokusunu yavaşça rüzgara karıştırıyordu, Ezan sesiyle uyanan oba halkı kılınan namazdan sonra işlerine koyuluyordu.
Tatar obasının beyi sancar bey, otağın önünde bir sedire oturmuş düşüncelere dalmıştı. yanında oturan zarif ve vakur bakışlı hatunu gonca hatun ise çocuklarını uzaktan izliyordu.
Çocuk dediysek... Biri artık çocukluktan çıkmanın peşindeydi.
Turgut henüz 12 yaşında olmasına rağmen ok atmayı , kılıç kullanmayı ve ata binmeyi öğrenmek için sabahtan akşama kadar bıkmadan usanmadan talim yapıyordu. Bir gün babası gibi yiğit bir bey olmanın hayaliyle her yeni günde kendisini biraz daha zorluyordu. . o sabahta güne kılıç talimi ile başlamıştı.
ve kardeşi Dilruba ;
o, Tatar obasının en küçük ama belkide en dikkat çeken yüzü .
6 yaşında , kızıl saçlarıyla Rüzgarda savrulan bir kıvılcım gibi . Ne fazla konuşur ne de fazla susardı. Masmavi gözleri bazen anlamsızca uzaklara dalar .
Bu küçük yaşından beklenmeyecek bir derinlik vardır yüzünde . Bazen çiçekleri dinler gibi durur , bazende toprağı anlamaya çalışır gibi yere eğilir . Kimse onun ne düşündüğünü tam olarak bilemez .
Bazen ağabeyi Turgut ile didişmeleri , oba halkını gülümseten küçük gösterileridir adeta..
....
Yine güneşin tam tepede olduğu sırada yemek vaktinin geldiğini anlayan Turgut talimi bırakıp kardeşi Dilruba ile birlikte otağa gider . gelen nefis yemek kokularıyla kendinden geçen Turgut Adeta günlerdir düşman tarafından esir düşmüşte hiç yemek yememiş gibi iştahlı bir şekide Atası Sancar beyin yanında oturur.
" Hele diyesin bakalım yiğidim ahval nasıldır ? "
Sancar beyin sorusundan sonra hafif kendini geri atıp gururlu bir bakışla Atasına dönen Turgut ;
" Elhamdulillah ahval pek iyidir babam obadaki diğer balaların hepsini yenerim . kimse benim karşımda duramaz gayrı . "
" Bundan ne şüphe yiğidim lakin ben ondan bahsetmem . Şu atı alıştırıp binebildinmi sırtına onu de hele sen ? "
" ben o atı istemem , hem o Bacımdan daha inatçıdır . Bir türlü almaz beni sırtına . "
Bu söz üzerine öne atılan Dilruba ;
" Daha ata binmeyi bilmezsin birde bana inatçı dersin . sensin inatçı . "
Turgut tam söze girecekken araya giren Gonca hatun ;
" Hah gene başladı bizim yaramazlar ." dedikten sonra ortama hafif bir tebessüm dağıldı.
Yemek duası ve ardından Sancar beyin ekmeği ikiye bölerek dağıtmasıyla başlayan yemeten sonra . herkes kendi işine dağıldı .
Sancar bey alpleri ile otağda yeni kurulacak uç pazarın gözlemlemesini yaparken Gonca hatun ise çoktan kilimhaneye gitmiş ve oradaki hatunlarla işe koyulmuştu.
Turgut ise bacısı Dilruba'nın sözlerini kendisine yedirememiş ve bunun üzerine "bugün