Tek bir cümleyle Yaman sanki son nefesini vermiş gibi oldu. Oturduğu koltukta bir süre hareket edemedi. Sanki dünya durmuş gibiydi. Dünya üzerinden hayat silinmiş; tıpkı o büyük patlama sonrası kuru, kurak, alevlerle çevrili, tek bir canlının dahi yaşamadığı bir gezegene dönüşmüştü.
Kürşat, Yaman’ın donup kalmış gibi uzun süren hareketsizliğine endişeyle bakıyordu. Kendisinden beş dakika sonra ofise giren Halit’le göz göze geldiğinde bir an ikisi de ne yapacaklarını bilemediler.
Dakikalar sonra ikisi de Yaman'ın hareketsizliğine artık korkulu bir endişeyle bakmaya başladıkları anda Yaman'dan fısıltı gibi bir ses çıktı. Sesi hırıltılıydı. Sanki kurumuş gırtlağından harfler boğazını yırtarcasına çıkıyor gibi tarazlıydı dudaklarından çıkan tek kelime.
“Nasıl?” dedi sadece.
Bunun nasıl olduğuna aklı bir türlü yatmıyordu. İnanmak istemiyordu. Sansar'a kim böyle bir iş vermiş olabilirdi? Nasıl olabilirdi bu?
Kürşat çekingen bir sesle açıklamaya girişti.
“Abi, Dolapdere'deki kahvedekilerden geldi haber. Sansar'a iş sipariş etmiş biri. Alaz CD'yi gönderdi ya. Yamandağlı'nın kızının yaşadığını herkes biliyor artık. Birilerinin kulağına gitmiş. Onlar da... Ekrem abinin hatırı var biliyorsun; Alaz'ın onun korumasında olduğunu bildiklerinden, haberimiz olsun istemişler.”
Yaman donuk gözlerle Kürşat'ın açıklamasını dinledi. O CD! O CD yüzünden olmuştu her şey. Alaz bu kadar aceleci davranmasaydı, her şey kontrol altına alındıktan sonra hayatta olduğunu bilmesi gerekenlere söyleyebilirlerdi. Oysa şimdi herkes biliyordu. Sansar'ı tutanın Sayko olduğuna bahse girebilirdi. Sayko'dan başkası olamazdı işi veren kişi. Çakal gebermişti. Alaz hayattaydı. Babasının yapamadığını yapıp Alaz'ı öldürtecekti. Bir taşla iki kuş! Hem Alaz'ı ortadan kaldıracak, babasının intikamını alacaktı hem de Yaman'ı Alaz'sız bırakıp Yaman'ı bertaraf edecekti.
Yaman içindeki öfkenin dalga dalga yükseldiğini hissediyordu. Öfke önce ciğerlerini kilitlemişti. Nefes almakta zorluk çekiyordu ve hem öfkeden hem alamadığı soluklar nedeniyle yüzü gittikçe kararıyordu. Şu an tüm dünyayı havaya uçurmak istiyordu. Ama önce Alaz'ı parçalamak istiyordu. Ona bunu nasıl yapardı? O kadar aceleci davranıp nasıl kendisini riske atar, Yaman'ı onsuz bırakmayı göze alabilirdi? Alaz olmazsa... Hele ki bu saatten sonra Alaz olmazsa Yaman yaşayabilir miydi ki? Ona bunu nasıl yapardı? Kendisini bu ölüm çemberinin içine nasıl sokardı?
Sansar en tehlikeli kiralık katildi. Kimse yüzünü görmemiş, sesini duymamıştı. Kim adama bir iş verse o iş mutlaka sonlandırılırdı. Daha bir kez bile Sansar'ın başarısız olduğu görülmemiş, duyulmamıştı. Kim kesin ölüm istiyorsa Sansar'ı devreye sokardı. Ücreti yüksekti ama kurbanları da ona göre değerli kişilerdi. Alaz için birileri Sansar'la sözleşme yapmıştı. Ve kim olduğu ancak tahmin edilebilirdi. Sansar işvereniyle ilgilenmezdi. Sadece kurbanın peşine düşer, işini bitirir, parasını alırdı. O katil için kimin iş verdiği önemli değildi, önemli olan alacağı para ve sürdüreceği namıydı.
Yaman zorlukla